KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu Kuruldu
KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu Kuruldu

Sendikamız, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yürütülen “Sosyal Taraflar ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Konusundaki Kapasitelerinin Güçlendirilmesi Programı” çerçevesinde bir proje hazırlamıştır. “Alışveriş Merkezlerinde Çalışanların Çalışma Koşullarının İnsan Onuruna Yakışır İş ve İyileştirilmiş Çalışma Ortamına Kavuşturulması Projesi” başlığını taşıyan projemiz; KOOP-İŞ ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Ankara Ofisi tarafından 26 Şubat 2025 tarihinde bir protokol imzalanarak uygulanmaya başlamıştır. Proje çerçevesinde, projenin ilk adımı olarak “KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu” kurularak 1 Mart 2025 tarihinden itibaren faaliyetlerine başlamıştır.

Kuruluşundan itibaren KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu; iş sağlığı ve güvenliği alanında ÇSGB, ÇASGEM, üniversiteler vb. kamu kurumlarıyla, TÜRK-İŞ, işçi sendikaları, sivil toplum örgütleri, işveren kuruluşları vb. demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarıyla iletişime geçip bilgi, araştırma ve dokümantasyon akışını sağlayacaktır. Bu çalışmalar genel olarak büro işkolunda iş sağlığı ve güvenliği alanıyla ilgili olmakla birlikte, AVM çalışanlarının profili, çalışma koşulları, sağlık, güvenlik ve örgütlenme sorunları bu çalışmalarda özel ve ağırlıklı bir yer tutacaktır.

 

KOOP-İŞ’in iş sağlığı ve güvenliği alanındaki çalışmaları ve “KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu”nun faaliyetleri aşağıda yer alan sendikal yaklaşım çerçevesinde sürdürülecektir:

İş sağlığı ve güvenliği konusu çalışma hayatının en temel konularından biridir. İş sağlığı ve güvenliği günümüzde bir bilim dalı olarak kabul görmektedir. İş sağlığı ve güvenliği diğer bilim dallarında olduğu gibi üretim sürecindeki, toplum hayatındaki değişikliklere bağlı olarak sürekli olarak gelişim göstermektedir. Üretim süreçlerini, üretim yöntemlerini, verimliliği, ergonomiyi, çalışanların sağlığını yakından ilgilendiren iş sağlığı ve güvenliği konusu günümüzde çevre konusuyla birlikte düşünülmekte, birlikte ele alınmaktadır.

Çağdaş toplumlar insana ve çalışana değer vererek, çalışma hayatını çalışma çevresiyle birlikte daha insancıl hale getirerek, yaşam kalitesini yükselterek, verimliliği artırarak hedeflerine ulaşmaktadırlar.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), AB (Avrupa Birliği), BM (Birleşmiş Milletler) gibi uluslararası kuruluşların çalışmaları bu yönde olup sözleşme, tavsiye kararları ve metinleri bu yöndedir. Avrupa Birliği’nde topluluk düzeyinde geliştirilen ve yüksek bir koruma düzeyi içeren standartlardan biri de iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgilidir.

Çevre ve iş sağlığı ve güvenliği konusuna gereken önem verilmediğinde, bu alandaki sorunlar kendini çevre kirliliği, hastalıklar, üretim kaybı, iş kazaları, meslek hastalıkları ve ölümler şeklinde göstermektedir.

“İş Sağlığı” kavramına çeşitli biçimlerde yaklaşılmaktadır. Sadece içsel değil, çevre gibi dışsal etkenler de iş sağlığı ve güvenliği kapsamı içinde ele alınabilmektedir. Kapsayıcı iş sağlığı tanımlarından biri de, “Tüm mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını sürdürmek, çalışanların çalışma koşullarından kaynaklanan risklerden korunmasını sağlamak, sağlıklarının bozulmasını önlemek, kendilerine uygun işlere yerleştirmek ve işin insana ve insanın işe uyumunu sağlamakolarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) / Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Ortak Komitesi’nin1995 yılındaki 12’inci oturumda gözden geçirdiği tanımla uyumludur. Ortak Komite’nin tanımına göre, “İş sağlığı, hangi işi yaparlarsa yapsınlar bütün çalışanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahlarının mümkün olan en yüksek düzeye çıkarılmasını ve burada tutulmasını; çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarının önlenmesini; işçilerin fiziksel ve biyolojik kapasitelerine uygun mesleki ortamlarda çalıştırılmalarını; özetle işin insana, insanın da işine uygun hale getirilmesini hedefler.”

İş sağlığı ve güvenliği alanındaki olumsuz tablo, ölüm, yaralanma, meslek hastalığı, cezalar, verimlilik, sosyal güvenlik harcamaları boyutlarıyla başta işçiler olmak üzere işverenleri ve devleti de olumsuz etkilemektedir. İşçiler ve çalışanlar açısından iş kazalarının ve meslek hastalıklarının maliyeti; işçilerin ve çalışanların sağlıklarının bozulması, hayatlarını kaybetmeleri, ücret kaybıdır. İşveren açısından maliyetler; üretimde düşüş, verimsizlik, nitelikli işgücü kaybı, kalitede düşüş ve tazminat ödemeleri olarak sıralanabilir. SGK açısından meslek hastalıklarının maliyeti ise sağlık yardımları, geçici-kalıcı iş göremezlik giderleri, prim kayıpları ve hak sahiplerine yapılan yardımlardır. Öte yandan ulusal ekonomi de, yetişmiş nitelikli insan gücünün yanı sıra üretim ve kalite kaybına uğramaktadır.

Sağlıklı ve güvenlikli çalışma koşullarının sağlanması, iş kalitesinin artırılması ve buna bağlı olarak iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, ölümlerin ve sakatlanmaların azaltılması sadece yasal düzenlemelerle mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, çağdaş bir iş sağlığı ve güvenliği yasasının, ilgili tüzük ve yönetmeliklerin yanında, ulusal mevzuatın etkin uygulanması için başta işçi ve işveren kesimi olmak üzere toplumun her kesiminde güvenlik bilincinin ve güvenlik kültürünün oluşturulması yaşamsal bir önem taşımaktadır.

 “Güvenlik kültürü” işçiler ve işverenler için ne anlama gelmelidir? İşçiler ve çalışanlar yasal yükümlülüklerini yerine getirirlerken, talimatlara, kurallara, işaret levhalarına uymalı, kişisel koruyucu malzemeleri kullanmalı, iş sağlığı ve güvenliği kurullarında etkin çalışmalı, öncelikle kendi sağlıkları ve güvenlikleri için önlemler almalı, ama aynı zamanda işletmenin verimliliği için, çalışma barışı için güvenlik kültürü edinmeleri gerektiğini bilmelidirler. İşverenler de yasal yükümlülüklerini yerine getirirlerken, eğitim dâhil her türlü tedbiri alırlarken, İSG Kurul kararlarına uymalı, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alacakları önlemleri ek bir maliyet olarak görmemeleri, tam tersine iş kazaları ve meslek hastalıklarını azaltan, dolayısıyla maliyeti azaltan, verimliliği ve üretimi artıran önlemler olarak görmelidirler. Küresel rekabet için, sağlıklı ve güvenlikli çalışma hayatı ortamının olmazsa olmaz olduğu göz ardı edilmemelidir.

Dünyada ve Türkiye’de hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Ekonomik ve sosyal alanda meydana gelen gelişmeleri eski kavramlarla, eski yaklaşımlarla açıklamak, değerlendirmeye çalışmak giderek güçleşmektedir. Değişen dünya insanlık için yeni nimetleri beraberinde getirirken, insanlık için yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Yeni oluşumlar, endüstri ilişkileri sistemi üzerinde de önemli etkiler yaratmaktadır. Bu durum, işçi ve işveren sendikalarına yeni perspektifler sunmakta, yeni bakış açıları için zorlamaktadır.

Günümüz endüstri ilişkileri sisteminde sosyal taraflar arasında işbirliği sürecinin başlatılmasına ve geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Sendikalar toplumun vazgeçilmez örgütleri olmak durumundadır. Bugünün ve geleceğin endüstri ilişkileri daha uyumlu, işbirliğine dayanan ve çatışmacı olmayan bir yapıyı gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede, hoşgörü ortamında katılımcılığı ve paylaşımda akılcılığı esas alan bir anlayışın yerleşmesine ihtiyaç vardır. Bu anlayış, sorunları doğrudan tarafların çözeceği yeni ve katılımcı yöntemlerin geliştirilmesi ile mümkün olacaktır.

Sosyal diyalog olgusu zaman içinde gerçekleşebilecek bir aşamadır. Bunun için hukukun evrensel ilkeleri esas alınmalı, hoşgörü ve uzlaşma kültürü esas olmalıdır. Bununla birlikte, sosyal tarafların arasında sağlanacak bağımsız bir diyalog için, hükümetlerin yasal ve kurumsal altyapıyı oluşturması da gerekmektedir. Toplumsal uzlaşma diyalog ve kurumsallaşma ile mümkündür. Bunun gerçekleşmesi için kesimlerin diyalogu ve kurumsallaşmayı benimsemesi, daha önemlisi serbestçe örgütlenmeyi benimsemeleri gerekir. Çünkü örgütlenme düzeyinin düşük olması, işçi ve işveren kesimlerinin temsil gücünü zayıflatırken, hükümetlerin etkinliğini artırmaktadır. Bu durum, işbirliği uygulamalarının kurumsallaşmasını ve karşılıklı güven ve işbirliğini sarsan bir sonuç yaratmaktadır.

Günümüzde endüstri ilişkileri sistemlerinin temelinde sorunlara ortak çözüm üreten barışçı modeller ve sosyal diyalog mekanizmaları bulunmaktadır. Bu diyalogun sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, yararlı sonuçlar alınabilmesinin temel ön şartı, işçi haklarına ve sendikal hak ve özgürlüklere gösterilecek saygıdır. İşçi, işveren ve hükümet ilişkilerinde gözetilmesi gereken temel ölçüt hiç kuşkusuz budur.

Sosyal diyalog ve uzlaşma kültüründeki eksikliğin nedeni, işçi ve işveren kuruluşlarının kendi aralarında oluşturdukları kurumsal diyalog mekanizmalarının, araştırma kurumlarının, çalışma grupları arasında düzenli ve devamlı görüşmelerin süreklilik göstermemesidir. Karşılıklı görüşme sorunlar ortaya çıktığında gerçekleşmekte ve karşılıklı güvensizlik atmosferinde çözüm aranmaktadır. Bu şartlar altında taraflar çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Diğer alanlarda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği alanında da güvenlik kültürünün gelişmesi için sosyal diyalog ortamı çok önemli bir etkendir.

KOOP-İŞ’in yukarıda ifade edilen yaklaşımı çerçevesinde; sendika Genel Merkezinde Genel Eğitim ve Teşkilatlandırma Sekreterliği bünyesinde kurulan “KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu” faaliyetlerinde şu temel ilkelere dikkat alarak çalışmalarını sürdürecektir:

 

-Başta iş kazaları ve meslek hastalıkları olmak üzere iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına dikkat çekmek, bu sorunların yerel, ulusal, uluslararası düzeylerdeki önemi hakkında bilincin artırılması, çözüm yollarının bulunması için çalışmalar yapmak,

 

-Türkiye’deki yasalarla uluslararası yasa, sözleşme, norm, standartları karşılaştırmak, İSG alanında alternatif politikalar belirlemek, programlar ve pratik önlemler sunmak, taleplerde bulunmak,

 

- Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolunda iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının çözümlenmesi için çalışmalar yapmak, projeler geliştirmek ve taleplerde bulunmak,

-İş Kolları Yönetmeliğinin 10 sıra nolu “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolu kapsamında perakende sektörü içinde yer alan alışveriş merkezlerinde ağır çalışma koşullarında çalışan işçilerin iş sağlığı-güvenliği, sosyal ve sendikal haklarına kavuşması için faaliyetlerini sürdüren KOOP-İŞ sendikasının kapasitesinin artırılması yoluyla çalışanlara sağlıklı, güvenli, insan onuruna yakışır iş ve iyileştirilmiş çalışma koşullarının sağlanması faaliyetlerine katkı vermek,

-İşçilerde ve işverenlerde İSG kültürünün oluşturulması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-Yapılan alan araştırmasıyla, yayımlanan kitaplarla ve hazırlanan broşürlerle akademik ve sendikal literatüre katkıda bulunmak,

-Ülkemizdeki İSG sistemi uygulamalarının geliştirilmesine katkıda bulunmak,

 

-Sosyal taraflar arasında sosyal diyalogu, kurumlar arası işbirliğini geliştirmek ve tarafları çözüm üretme noktasında etkin rol alır hale getirmek,

 

-Mevzuatın eksik ve aykırı maddelerinin düzenlenmesi için ÇSBG ve ilgili birimlerinin harekete geçirilmesi yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-Sosyal tarafların mevzuat hükümlerine uymalarına yönelik duyarlılıklarını artırma, iş mevzuatı kurallarını işyerlerinde kalıcı olarak uygulanabilir hale getirilmesi yönündeki eğitim, kampanya vb. çalışmalara katkıda bulunmak.

 

-Sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılarak büro işkolunda ve AVM sektöründe çalışan işçilerin örgütlenmesi yönündeki çalışmalar katkı sağlamak,

 

-AVM sektöründe yaşanan iş uyuşmazlıklarına neden olan sorunların yerinde ve sosyal tarafların katkılarıyla çözülmesi ve bu sayede çalışma barışının sağlanması yönündeki çalışmalar katkı vermek,

 

-Sağlıklı, huzurlu bir çalışma ortamının sağlanmasıyla iş verimini artırma yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-İşçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile örgütlenme alanlarına giren konularda bilinçlerinin artırılması yönündeki çalışmalar katkıda bulunmak,

 

-İşçilerin yasal hakları ve yükümlülükleri ile İSG ve örgütlenme alanlarında yapılan çalışmalar hakkında bilgi edinmelerinin sağlanması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-İşverenlerin yasal hakları ve yükümlülükleri ile İSG ve örgütlenme alanlarında yapılan çalışmalar hakkında bilgi edinmelerinin sağlanması yönündeki çalışmalar katkıda bulunmak,

 

-İSG ve örgütlenme alanlarında mevzuat, teftiş, uygulama vb. bakımından sorumluluğu bulunan kişi, kurum, kuruluş, birim ve organların duyarlılıklarının ve bilinçlendirilmelerinin artırılması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak

 

olarak sıralanmaktadır.

 

“KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu,” hem büro işkolundaki İSG faaliyetlerini hem de özel olarak AVM Projesi çerçevesindeki çalışmalarını Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Bildirgesi’nde yer alan, temel insani değerler taşıyan ve çalışanlara “güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı”nın sağlanması ile “örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkının etkin tanınması” yönündeki ilkeleri esas alarak sürdürecektir.

Sendikamız, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) tarafından yürütülen “Sosyal Taraflar ve Sivil Toplum Kuruluşlarının Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Konusundaki Kapasitelerinin Güçlendirilmesi Programı” çerçevesinde bir proje hazırlamıştır. “Alışveriş Merkezlerinde Çalışanların Çalışma Koşullarının İnsan Onuruna Yakışır İş ve İyileştirilmiş Çalışma Ortamına Kavuşturulması Projesi” başlığını taşıyan projemiz; KOOP-İŞ ile Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Ankara Ofisi tarafından 26 Şubat 2025 tarihinde bir protokol imzalanarak uygulanmaya başlamıştır. Proje çerçevesinde, projenin ilk adımı olarak “KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu” kurularak 1 Mart 2025 tarihinden itibaren faaliyetlerine başlamıştır.

Kuruluşundan itibaren KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu; iş sağlığı ve güvenliği alanında ÇSGB, ÇASGEM, üniversiteler vb. kamu kurumlarıyla, TÜRK-İŞ, işçi sendikaları, sivil toplum örgütleri, işveren kuruluşları vb. demokratik kitle örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarıyla iletişime geçip bilgi, araştırma ve dokümantasyon akışını sağlayacaktır. Bu çalışmalar genel olarak büro işkolunda iş sağlığı ve güvenliği alanıyla ilgili olmakla birlikte, AVM çalışanlarının profili, çalışma koşulları, sağlık, güvenlik ve örgütlenme sorunları bu çalışmalarda özel ve ağırlıklı bir yer tutacaktır.

 

KOOP-İŞ’in iş sağlığı ve güvenliği alanındaki çalışmaları ve “KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu”nun faaliyetleri aşağıda yer alan sendikal yaklaşım çerçevesinde sürdürülecektir:

İş sağlığı ve güvenliği konusu çalışma hayatının en temel konularından biridir. İş sağlığı ve güvenliği günümüzde bir bilim dalı olarak kabul görmektedir. İş sağlığı ve güvenliği diğer bilim dallarında olduğu gibi üretim sürecindeki, toplum hayatındaki değişikliklere bağlı olarak sürekli olarak gelişim göstermektedir. Üretim süreçlerini, üretim yöntemlerini, verimliliği, ergonomiyi, çalışanların sağlığını yakından ilgilendiren iş sağlığı ve güvenliği konusu günümüzde çevre konusuyla birlikte düşünülmekte, birlikte ele alınmaktadır.

Çağdaş toplumlar insana ve çalışana değer vererek, çalışma hayatını çalışma çevresiyle birlikte daha insancıl hale getirerek, yaşam kalitesini yükselterek, verimliliği artırarak hedeflerine ulaşmaktadırlar.

Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO), Dünya Sağlık Örgütü (WHO), AB (Avrupa Birliği), BM (Birleşmiş Milletler) gibi uluslararası kuruluşların çalışmaları bu yönde olup sözleşme, tavsiye kararları ve metinleri bu yöndedir. Avrupa Birliği’nde topluluk düzeyinde geliştirilen ve yüksek bir koruma düzeyi içeren standartlardan biri de iş sağlığı ve güvenliğiyle ilgilidir.

Çevre ve iş sağlığı ve güvenliği konusuna gereken önem verilmediğinde, bu alandaki sorunlar kendini çevre kirliliği, hastalıklar, üretim kaybı, iş kazaları, meslek hastalıkları ve ölümler şeklinde göstermektedir.

“İş Sağlığı” kavramına çeşitli biçimlerde yaklaşılmaktadır. Sadece içsel değil, çevre gibi dışsal etkenler de iş sağlığı ve güvenliği kapsamı içinde ele alınabilmektedir. Kapsayıcı iş sağlığı tanımlarından biri de, “Tüm mesleklerde çalışanların bedensel, ruhsal, sosyal iyilik durumlarını sürdürmek, çalışanların çalışma koşullarından kaynaklanan risklerden korunmasını sağlamak, sağlıklarının bozulmasını önlemek, kendilerine uygun işlere yerleştirmek ve işin insana ve insanın işe uyumunu sağlamakolarak tanımlanmaktadır. Bu tanım, Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) / Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Ortak Komitesi’nin1995 yılındaki 12’inci oturumda gözden geçirdiği tanımla uyumludur. Ortak Komite’nin tanımına göre, “İş sağlığı, hangi işi yaparlarsa yapsınlar bütün çalışanların fiziksel, zihinsel ve sosyal refahlarının mümkün olan en yüksek düzeye çıkarılmasını ve burada tutulmasını; çalışma koşullarından kaynaklanan sağlık sorunlarının önlenmesini; işçilerin fiziksel ve biyolojik kapasitelerine uygun mesleki ortamlarda çalıştırılmalarını; özetle işin insana, insanın da işine uygun hale getirilmesini hedefler.”

İş sağlığı ve güvenliği alanındaki olumsuz tablo, ölüm, yaralanma, meslek hastalığı, cezalar, verimlilik, sosyal güvenlik harcamaları boyutlarıyla başta işçiler olmak üzere işverenleri ve devleti de olumsuz etkilemektedir. İşçiler ve çalışanlar açısından iş kazalarının ve meslek hastalıklarının maliyeti; işçilerin ve çalışanların sağlıklarının bozulması, hayatlarını kaybetmeleri, ücret kaybıdır. İşveren açısından maliyetler; üretimde düşüş, verimsizlik, nitelikli işgücü kaybı, kalitede düşüş ve tazminat ödemeleri olarak sıralanabilir. SGK açısından meslek hastalıklarının maliyeti ise sağlık yardımları, geçici-kalıcı iş göremezlik giderleri, prim kayıpları ve hak sahiplerine yapılan yardımlardır. Öte yandan ulusal ekonomi de, yetişmiş nitelikli insan gücünün yanı sıra üretim ve kalite kaybına uğramaktadır.

Sağlıklı ve güvenlikli çalışma koşullarının sağlanması, iş kalitesinin artırılması ve buna bağlı olarak iş kazaları ve meslek hastalıklarının önlenmesi, ölümlerin ve sakatlanmaların azaltılması sadece yasal düzenlemelerle mümkün olamamaktadır. Bu nedenle, çağdaş bir iş sağlığı ve güvenliği yasasının, ilgili tüzük ve yönetmeliklerin yanında, ulusal mevzuatın etkin uygulanması için başta işçi ve işveren kesimi olmak üzere toplumun her kesiminde güvenlik bilincinin ve güvenlik kültürünün oluşturulması yaşamsal bir önem taşımaktadır.

 “Güvenlik kültürü” işçiler ve işverenler için ne anlama gelmelidir? İşçiler ve çalışanlar yasal yükümlülüklerini yerine getirirlerken, talimatlara, kurallara, işaret levhalarına uymalı, kişisel koruyucu malzemeleri kullanmalı, iş sağlığı ve güvenliği kurullarında etkin çalışmalı, öncelikle kendi sağlıkları ve güvenlikleri için önlemler almalı, ama aynı zamanda işletmenin verimliliği için, çalışma barışı için güvenlik kültürü edinmeleri gerektiğini bilmelidirler. İşverenler de yasal yükümlülüklerini yerine getirirlerken, eğitim dâhil her türlü tedbiri alırlarken, İSG Kurul kararlarına uymalı, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili alacakları önlemleri ek bir maliyet olarak görmemeleri, tam tersine iş kazaları ve meslek hastalıklarını azaltan, dolayısıyla maliyeti azaltan, verimliliği ve üretimi artıran önlemler olarak görmelidirler. Küresel rekabet için, sağlıklı ve güvenlikli çalışma hayatı ortamının olmazsa olmaz olduğu göz ardı edilmemelidir.

Dünyada ve Türkiye’de hızlı bir değişim ve dönüşüm yaşanmaktadır. Ekonomik ve sosyal alanda meydana gelen gelişmeleri eski kavramlarla, eski yaklaşımlarla açıklamak, değerlendirmeye çalışmak giderek güçleşmektedir. Değişen dünya insanlık için yeni nimetleri beraberinde getirirken, insanlık için yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Yeni oluşumlar, endüstri ilişkileri sistemi üzerinde de önemli etkiler yaratmaktadır. Bu durum, işçi ve işveren sendikalarına yeni perspektifler sunmakta, yeni bakış açıları için zorlamaktadır.

Günümüz endüstri ilişkileri sisteminde sosyal taraflar arasında işbirliği sürecinin başlatılmasına ve geliştirilmesine ihtiyaç vardır. Sendikalar toplumun vazgeçilmez örgütleri olmak durumundadır. Bugünün ve geleceğin endüstri ilişkileri daha uyumlu, işbirliğine dayanan ve çatışmacı olmayan bir yapıyı gerekli kılmaktadır. Bu çerçevede, hoşgörü ortamında katılımcılığı ve paylaşımda akılcılığı esas alan bir anlayışın yerleşmesine ihtiyaç vardır. Bu anlayış, sorunları doğrudan tarafların çözeceği yeni ve katılımcı yöntemlerin geliştirilmesi ile mümkün olacaktır.

Sosyal diyalog olgusu zaman içinde gerçekleşebilecek bir aşamadır. Bunun için hukukun evrensel ilkeleri esas alınmalı, hoşgörü ve uzlaşma kültürü esas olmalıdır. Bununla birlikte, sosyal tarafların arasında sağlanacak bağımsız bir diyalog için, hükümetlerin yasal ve kurumsal altyapıyı oluşturması da gerekmektedir. Toplumsal uzlaşma diyalog ve kurumsallaşma ile mümkündür. Bunun gerçekleşmesi için kesimlerin diyalogu ve kurumsallaşmayı benimsemesi, daha önemlisi serbestçe örgütlenmeyi benimsemeleri gerekir. Çünkü örgütlenme düzeyinin düşük olması, işçi ve işveren kesimlerinin temsil gücünü zayıflatırken, hükümetlerin etkinliğini artırmaktadır. Bu durum, işbirliği uygulamalarının kurumsallaşmasını ve karşılıklı güven ve işbirliğini sarsan bir sonuç yaratmaktadır.

Günümüzde endüstri ilişkileri sistemlerinin temelinde sorunlara ortak çözüm üreten barışçı modeller ve sosyal diyalog mekanizmaları bulunmaktadır. Bu diyalogun sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, yararlı sonuçlar alınabilmesinin temel ön şartı, işçi haklarına ve sendikal hak ve özgürlüklere gösterilecek saygıdır. İşçi, işveren ve hükümet ilişkilerinde gözetilmesi gereken temel ölçüt hiç kuşkusuz budur.

Sosyal diyalog ve uzlaşma kültüründeki eksikliğin nedeni, işçi ve işveren kuruluşlarının kendi aralarında oluşturdukları kurumsal diyalog mekanizmalarının, araştırma kurumlarının, çalışma grupları arasında düzenli ve devamlı görüşmelerin süreklilik göstermemesidir. Karşılıklı görüşme sorunlar ortaya çıktığında gerçekleşmekte ve karşılıklı güvensizlik atmosferinde çözüm aranmaktadır. Bu şartlar altında taraflar çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Diğer alanlarda olduğu gibi iş sağlığı ve güvenliği alanında da güvenlik kültürünün gelişmesi için sosyal diyalog ortamı çok önemli bir etkendir.

KOOP-İŞ’in yukarıda ifade edilen yaklaşımı çerçevesinde; sendika Genel Merkezinde Genel Eğitim ve Teşkilatlandırma Sekreterliği bünyesinde kurulan “KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu” faaliyetlerinde şu temel ilkelere dikkat alarak çalışmalarını sürdürecektir:

 

-Başta iş kazaları ve meslek hastalıkları olmak üzere iş sağlığı ve güvenliği sorunlarına dikkat çekmek, bu sorunların yerel, ulusal, uluslararası düzeylerdeki önemi hakkında bilincin artırılması, çözüm yollarının bulunması için çalışmalar yapmak,

 

-Türkiye’deki yasalarla uluslararası yasa, sözleşme, norm, standartları karşılaştırmak, İSG alanında alternatif politikalar belirlemek, programlar ve pratik önlemler sunmak, taleplerde bulunmak,

 

- Ticaret, Büro, Eğitim ve Güzel Sanatlar İşkolunda iş sağlığı ve güvenliği sorunlarının çözümlenmesi için çalışmalar yapmak, projeler geliştirmek ve taleplerde bulunmak,

-İş Kolları Yönetmeliğinin 10 sıra nolu “ticaret, büro, eğitim ve güzel sanatlar” işkolu kapsamında perakende sektörü içinde yer alan alışveriş merkezlerinde ağır çalışma koşullarında çalışan işçilerin iş sağlığı-güvenliği, sosyal ve sendikal haklarına kavuşması için faaliyetlerini sürdüren KOOP-İŞ sendikasının kapasitesinin artırılması yoluyla çalışanlara sağlıklı, güvenli, insan onuruna yakışır iş ve iyileştirilmiş çalışma koşullarının sağlanması faaliyetlerine katkı vermek,

-İşçilerde ve işverenlerde İSG kültürünün oluşturulması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-Yapılan alan araştırmasıyla, yayımlanan kitaplarla ve hazırlanan broşürlerle akademik ve sendikal literatüre katkıda bulunmak,

-Ülkemizdeki İSG sistemi uygulamalarının geliştirilmesine katkıda bulunmak,

 

-Sosyal taraflar arasında sosyal diyalogu, kurumlar arası işbirliğini geliştirmek ve tarafları çözüm üretme noktasında etkin rol alır hale getirmek,

 

-Mevzuatın eksik ve aykırı maddelerinin düzenlenmesi için ÇSBG ve ilgili birimlerinin harekete geçirilmesi yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-Sosyal tarafların mevzuat hükümlerine uymalarına yönelik duyarlılıklarını artırma, iş mevzuatı kurallarını işyerlerinde kalıcı olarak uygulanabilir hale getirilmesi yönündeki eğitim, kampanya vb. çalışmalara katkıda bulunmak.

 

-Sendikalaşmanın önündeki engellerin kaldırılarak büro işkolunda ve AVM sektöründe çalışan işçilerin örgütlenmesi yönündeki çalışmalar katkı sağlamak,

 

-AVM sektöründe yaşanan iş uyuşmazlıklarına neden olan sorunların yerinde ve sosyal tarafların katkılarıyla çözülmesi ve bu sayede çalışma barışının sağlanması yönündeki çalışmalar katkı vermek,

 

-Sağlıklı, huzurlu bir çalışma ortamının sağlanmasıyla iş verimini artırma yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-İşçilerin iş sağlığı ve güvenliği ile örgütlenme alanlarına giren konularda bilinçlerinin artırılması yönündeki çalışmalar katkıda bulunmak,

 

-İşçilerin yasal hakları ve yükümlülükleri ile İSG ve örgütlenme alanlarında yapılan çalışmalar hakkında bilgi edinmelerinin sağlanması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak,

 

-İşverenlerin yasal hakları ve yükümlülükleri ile İSG ve örgütlenme alanlarında yapılan çalışmalar hakkında bilgi edinmelerinin sağlanması yönündeki çalışmalar katkıda bulunmak,

 

-İSG ve örgütlenme alanlarında mevzuat, teftiş, uygulama vb. bakımından sorumluluğu bulunan kişi, kurum, kuruluş, birim ve organların duyarlılıklarının ve bilinçlendirilmelerinin artırılması yönündeki çalışmalara katkıda bulunmak

 

olarak sıralanmaktadır.

 

“KOOP-İŞ İş Sağlığı ve Güvenliği Bürosu,” hem büro işkolundaki İSG faaliyetlerini hem de özel olarak AVM Projesi çerçevesindeki çalışmalarını Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO)’nun Çalışma Yaşamında Temel İlkeler ve Haklar Bildirgesi’nde yer alan, temel insani değerler taşıyan ve çalışanlara “güvenli ve sağlıklı bir çalışma ortamı”nın sağlanması ile “örgütlenme özgürlüğü ve toplu pazarlık hakkının etkin tanınması” yönündeki ilkeleri esas alarak sürdürecektir.

 

 

 

 

 

Eposta Listesi Öneri Formu Anket Eski Site Linki